Sosyal güvenliğin bütçeye 7 aylık yükü 460 milyar Lira

Sosyal güvenlik sistemine yapılan bütçe transferleri, bu yılın ilk 7 ayında geçen yılın eş dönemine göre yüzde 97,2 artarak 459 milyar 987 milyon liraya ulaştı.

  • | Son Güncelleme:
  • | İş'te Gündem

7 aydaki transfer, 394,6 milyar lira ile tarihî en yüksek aktarımın gerçekleştiği yıl olan 2022’nin tümündeki tutarı da aştı.

Dünya'dan Naki Bakır'ın yazısına göre Ocak-temmuz dönemindeki sosyal güvenlik transferleri, bütçe harcamalarının yüzde 16,3’ünü oluşturdu. 7 ayda tüm vergilerin yaklaşık dörtte biri, sosyal güvenlik sistemine gitti.

Sosyal güvenlik sisteminin aktüerya dengesizliği nedeniyle verdiği açıklar yanında, çeşitli sosyal kesimlere yönelik devletçe üstlenilen ödemeler dolayısıyla merkezi yönetim bütçesinden sisteme yapılan aktarımlar, yılın ilk yedi ayında 460 milyar lira ile devasa bir hacme ulaştı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre ocak-temmuz döneminde sisteme yapılan toplam aktarma, geçen yılın eş dönemine göre yüzde 97,2 artışla 459 milyar 987 milyon liraya ulaştı. Bunun 459 milyar 47,5 milyonu SGK’ya, 940 milyon lirası ise Hazine yardımı olarak Türkiye İş Kurumu’na aktarıldı.

Çeşit çeşit transfer

Bütçeden SGK’ya yapılan transferlerin başında; Kurumdan gelir ve aylık alanlar ile hak sahiplerine her ay ödediği tutarlara göre belirli oranlarda Hazinece yapılan “ek ödeme” ve Kurumun aylar itibarıyla tahsil ettiği malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile sağlık sigortası primlerinin dörtte biri oranında yapılan “devlet katkısı” geliyor.

Ayrıca ödeme gücü olmayanların Genel Sağlık Sigortası (GSS) primleri ve yatırım teşvikleri kapsamında devletin üstlendiği sigorta primleri olarak aktarılan tutarlar; makam, görev, temsil tazminatları; terör emsal tazminatları, harp malullüğü zamları, emekli ikramiyeleri vb. ödemelerin karşılığı olarak Hazinenin Kuruma yaptığı “faturalı ödemeler” ile açık finansmanı da bu kapsamda.

Yılın ilk yedi ayındaki transferler içinde yüzde 97,8 artışla 103,9 milyar liraya ulaşan SGK’ya emeklilikte devlet katkısı ödemeleri en büyük bölümü oluşturdu. Bu dönemde SGK’ya görevlendirme giderleri karşılığı yapılan ödemenin yüzde 923’lük bir artışla 59,1 milyar liraya ulaşması dikkati çekti. Aynı dönemde sağlıkta devlet katkısı olarak 58,4 milyar, gelir ve aylık ödemesi yapılanlara bayram ikramiyesi karşılığı 51,3 milyar, işveren primi teşviki karşılığı 44,4 milyar, SGK’nın açık finansmanı için 43 milyar, emeklilere ek ödeme olarak 31 milyar, GSS kapsamında prim ödemesi olarak 30,7 milyar lira aktarıldı.

EYT düzenlemesi kapsamında emekli olan çok sayıdaki kamu çalışanına yapılan ödemeler, 5434 sayılı Kanun kapsamındaki emekli ikramiyesi ödemelerini yüzde 351 artışla 20,8 milyar liraya taşıdı. Ayrıca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında vazife malullük ve ölüm aylığı ödemeleri 7,3 milyar, makam, temsil, görev ve kadrosuzluk tazminatları 4,9 milyar, şehit yakını ve gazilere aylık ve diğer ödemeler 2,4 milyar, Ar-Ge personeli işveren teşviki karşılığı ödemeler 1,6 milyar lira oldu.

Verginin dörtte birini yuttu

 Yedi aylık dönemde merkezi yönetim bütçesinin “cari transferler” kaleminde izlenen sosyal güvenliğe yapılan transferler, bu dönemdeki 2 trilyon 819,4 milyar liralık toplam bütçe harcamasının yüzde 16,3’ünü, tüm alanlara yapılan cari transferlerin ise üçte birini oluşturdu. Ocak-temmuz döneminde tahsil edilen toplam 2 trilyon 52,6 milyar liralık vergi gelirinin yüzde 22,4’le yaklaşık dörtte biri, 2 trilyon 384,8 milyar lira olan toplam bütçe gelirlerinin de yüzde 19,3’le yaklaşık beşte biri sosyal güvenlik sistemine gitti.

İşsizliğe bile etkisi var

Sosyal güvenlik sistemine transferlerin sürekli büyümesi ise ekonomi üzerinde bazı olumsuz etkilere neden oluyor. Yüksek boyutlara ulaşan aktarımlar, kamu finansman dengesi açısından beklentilerin gerçekleşmemesine ve makro ekonomik dengelerde bozulmalara yol açıyor. Artan transferler, bütçe açığı ve kamu borçlanma gereğini artıran önemli bir etken haline gelmiş bulunuyor.

Borçlanma gereğinin artması sonucu sosyal güvenlik açıkları iç ya da dış borçlanmayla finanse edilmeye çalışılıyor, borçların süreklilik arz etmesi ise faiz yükünü büyütüyor. Kamu borç stokunun büyümesi, bir yandan faiz oranlarının, diğer yandan da geleceğe yönelik belirsizliği artırarak enflasyonun yükselmesine yol açıyor. Ayrıca sosyal güvenlik sisteminin finansman ihtiyacının sürekli artması, yatırımların artışını ve sürdürülebilir büyüme oranlarına ulaşılmasını engelleyerek, işsizlik oranını da artırıyor.

1990’larda başladı 2000’lerde katlandı

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi, dağıtım (pay as you go) modeline göre işliyor. SGK, aktif çalışanlardan sağladığı prim gelirleriyle, emeklilere aylık ödüyor, aktif sigortalılar ve emekliler ile bağımlılarının sağlık giderlerini karşılıyor. Ancak dönemin iktidarlarının popülist uygulamalarının sonucu olarak sistemin özellikle 1990’lı yıllardan itibaren başlayan finansman açıkları, 2000’li yıllarda katlanarak devam etti.

Sistemin açıkları, bireyin sosyal güvenliğini sağlama görevinin devlete verilmesi dolayısıyla merkezi yönetim bütçesinden yapılan transferlerle karşılanıyor. SGK’nin kendi açıkları yanında, bazı sosyal sosyal kesimlere yönelik devletçe üstlenilen çok sayıdaki ödemeler için de sisteme kamu kaynaklarından yapılan aktarımlar son yıllarda çığ gibi büyüyerek bütçe dengelerini sarsar hale geldi.

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ
İş dünyasının gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, siyaset, teknoloji ve life style haberler.
E-Mailin ile Ayrıcalıklı Üye Ol, ilk Sen haberdar ol
Adınız, Soyadınız:
E-posta adresiniz:

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz
X

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ

İş dünyasının gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, siyaset, teknoloji ve life style haberler.
E-Mailin ile Ayrıcalıklı Üye Ol, ilk Sen haberdar ol