Türk sanayisi giderek büyüyen sigortasızlaştırma riski ile karşı karşıya
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen ‘Türkiye'de Sanayinin Sigortalanması - Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ başlıklı toplantıda konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayinin sigortalanması alanındaki sorunların giderek arttığını dile getirdi.
- | Son Güncelleme:
- | İş'te Gündem
Firmaların ticari ve sınai faaliyetleri sürecinde karılaşacakları riskleri etkin bir şekilde yönetebilmek için sigorta korumasına ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sonrasında, büyük yatırımlara sahip bölgedeki sanayicilerimizin sigorta yaptırmamaları ya da yeteri kadar sigorta teminatı almamaları nedeniyle ağır maliyetlere katlandıkları da ortadadır. Sanayi sektöründe sigortacılık anlayışının sadece hasar ve kaybın ortaya çıktığı durumlarda değil, tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Sorunları aşma yönünde sanayicimizin ve sigortacılık sektörünün ortak akıl ve işbirliği içinde çalışacağına olan inancımız tamdır.” diye konuştu.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) sanayi sektöründe sigorta konusunda yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini ele almak üzere ‘Türkiye'de Sanayinin Sigortalanması ve Çözüm Önerileri’ başlıklı bir toplantı düzenledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik ve İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmalarıyla başlayan toplantıda, sigortacılık anlayışının tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi konusunda yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ortaya kondu.
DEPREM SONRASI AĞIR MALİYETLERLE KARŞI KARŞIYA KALDILAR
Sigortanın, ticari hayatın kesintisiz devam etmesine yardımcı olduğunu ve işletmelerin planladıkları yatırımları hayata geçirebilmesine imkân verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Firmalar ticari ve sınai faaliyetleri sürecinde karşılaşacakları riskleri etkin bir şekilde yönetebilmek için sigorta korumasına ihtiyaç duyarlar. Sigorta koruması olan bir işletme hasar durumunda hızlıca toparlanarak yeniden faaliyetlerine başlayabilmektedir. Ancak reel sektörde sigorta araçlarının yeteri kadar benimsenmediğini görüyoruz. 2023 yılında TOBB tarafından sigorta teminatı bulmayan sanayi kuruluşlarına yönelik yapılan bir anket çalışmasında; ankete katılan sanayi kuruluşlarının yüzde 51’i son beş yıl içerisinde hiçbir hasar yaşamamalarına rağmen sigorta poliçelerinin yenilenmediğini ve diğer sigorta şirketlerinden de poliçe yaptıramadıklarını beyan etmişlerdir. 6 Şubatta yaşadığımız deprem felaketi sonrasında, büyük yatırımlara sahip bölgedeki sanayicilerimizin sigorta yaptırmamaları ya da yeteri kadar sigorta teminatı almamaları nedeniyle ağır maliyetlere katlandıkları da ortadadır. Burada hem sigorta aracılarının sanayicilerimizi doğru bilgilendirmekte daha proaktif olmaları hem de sanayicilerimizin risk değerlendirme konusunda daha hassas olmalarını tavsiye ediyoruz. Sanayi sektöründe sigortacılık anlayışının sadece hasar ve kaybın ortaya çıktığı durumlarda değil, tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
ORTAK AKIL İLE ÇALIŞILACAĞINA OLAN İNANCIMIZ TAM
Geçen yıl dünya genelinde iklim değişikliğine bağlı olarak artan doğal afet kaynaklı hasarların reasürans piyasasında daralmaya ve maliyet artışı yarattığına dikkat çeken Cevdet Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sigorta şirketlerinin karşı karşıya kaldığı bu maliyet artışlarının sanayicilerimize prim artışı olarak yansıdığını ve sanayicilerimizin sigorta teminatı bulmakta zorluk çektiğini biliyoruz. Bu sorunları aşma yönünde sanayicimizin ve sigortacılık sektörünün ortak akıl ve işbirliği içinde çalışacağına olan inancımız tamdır. Salgın dönemi dahil olmak üzere atlattığımız badirelerde üretim çarklarının durmamasına ne kadar önem verdiysek sanayicimizin olağanüstü durumlarda ciddi mali kayıplar yaşamamasını da önemsiyoruz. Reel sektörün sigortalanabilir risklerinin önceden belirlenerek ilgili sigorta araçlarıyla korunmasının sağlanması için gerekli tedbirleri almaya bizler de hazırız. Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri başta olmak üzere kritik altyapıların afet risk analizlerini kalkınma ajansları koordinasyonunda tamamlayacağız. Sanayi üretiminde risklerin farkında olmak, maliyetlerin azaltılması, iş sürekliliği ve rekabet avantajı gibi açılardan sanayinin sigortalanması konusunu İstanbul Sanayi Odası ailesinin de sahipleneceğine inanıyorum.”
SANAYİ SEKTÖRÜ YILLIK ORTALAMA YÜZDE 6,1 BÜYÜDÜ
2003-2022 döneminde Türkiye ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 5,4 büyürken aynı dönemde sanayi sektörünün yıllık ortalama yüzde 6,1 büyüdüğünü kaydeden Cevdet Yılmaz, “Böylece, sanayi sektörünün milli gelirden aldığı pay 2002 yılında yüzde 20,1 iken 2022 yılında bu oran yüzde 26,4’e yükselmiştir. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde imalat sanayii başta olmak üzere sektörlerde, yüksek katma değerli üretim yapısına geçişi sağlamayı amaçlıyoruz. Makro düzeyde büyümede dengelenme, enflasyonu düşürme, ithalata bağımlılığı azaltma ve cari işlemler açığını kalıcı olarak düşürme doğrultusunda gerekli politikaları hayata geçiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
CİDDİ SIKINTILARLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Üretim hayatının aktörleri olarak çok sayıda zorlukla mücadele ederken son günlerde riskler konusunda sigorta alanında da ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Erdal Bahçıvan, “Geçen hafta meclis toplantımızda ‘sigorta şirketlerinin sanayi kuruluşlarına sendikasyon mantığıyla yaklaştığını ve Türkiye’nin sigortasızlaştırılmasına yol açabileceğini’ ifade ettim. Bu sözlerim, tek taraflı bir bakışın veya bir önyargının sonucu değildir. Biz İSO olarak sorunlara her zaman çok boyutlu bakan, çözümün bir parçası olmaya önem veren bir kurumuz. Elbette paydaşımız sigorta sektörünün de risk ve sorunları var. Ama şunu hiç unutmayalım ki: ‘Üretim hayatı ekonominin kalbidir.’ Bu sebeple üretimdeki tekleme sadece biz sanayiciler için değil herkes için ciddi olumsuz sonuçlar yaratır.” dedi.
YASAL VE KURUMSAL BİR ÇERÇEVE OLUŞTURULMALI
Sigortanın reel sektör için yalnızca potansiyel riskler karşısında katlanılan bir ‘masraf’ olarak değil, riskler realize olduğunda firmayı yok olmaktan kurtarabilecek bir ‘kaynak’ olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Erdal Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “21. Yüzyıl sigortacılığı, riskler doğduktan sonra ortaya çıkan maliyeti gidermesinin ötesinde, potansiyel riskleri önceden öngörmeyi ve realize olmasını önlemeyi de içermektedir. Bu bağlamda firmalarımızın önleyici sigortacılığın temel prensiplerine uyumu için -makul bir süre de verilerek- ilgili yasal ve kurumsal çerçevenin oluşturulmasında yarar gördüğümüzü de belirtmek istiyorum. Sanayinin sigortalanması konusunda daha önce dikkat çektiğimiz birtakım sorunların son dönemlerde giderek arttığına üzülerek tanık oluyoruz. Başta kimya, boya, plastik, kâğıt gibi sektörlerde olmak üzere sigorta şirketlerinin sanayi tesislerini sigortalamaktan kaçınmaları, çok yüksek primler talep etmeleri veya teminat vermek istememeleri gibi durumlarla sıklıkla karşılaşıyorduk. 2024 yılıyla birlikte sigorta yenilemelerin başlamasıyla bahsettiğim sorunlar daha da gün yüzüne çıkmış durumda. Elbette bunun bir nedeni uzunca bir süredir bizimle olan yüksek enflasyon ortamı. Zira enflasyonla beraber gerek işletme gerekse de hasar maliyetlerinde görülen artışların, sigorta primlerine de kaçınılmaz olarak yansıdığının farkındayız. Öte yandan enflasyonist dönem uzadıkça fiyat algısında yaşanan bozulmanın, bu örnekte de istismara, fırsatçılığa açık bir ortam yarattığını görüyoruz. Nitekim sanayicilerimiz kimi sigorta şirketlerinin enflasyon oranlarının çok üzerinde, ölçüsüz düzeylerde fiyatlar belirleme konusunda şikayetlerini iletiyorlar.”
‘SİGORTASIZLAŞMAYI KABUL EDEBİLİR BULMUYORUZ’
Stresi artıran bir diğer unsurun da hiç kuşkusuz deprem gerçeği olduğunu söyleyen Erdal Bahçıvan, “Henüz üzerinden bir yıl geçen ve acıları oldukça taze olan 6 Şubat depremlerinin yol açtığı yıkım ve maliyetlerin yanı sıra başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi’ne ilişkin yıllardır dile getirilen deprem riskleri, sanayi ile sigorta sektörü arasındaki ilişkileri daha da zorlayıcı hale getiriyor” dedi. İSO Başkanı Bahçıvan, göz ardı edilemez boyutlara ulaşan bir başka sorunun da sigorta şirketlerinin belirledikleri muafiyet oranları olduğuna dikkat çekerek bu konuda şunları söyledi: “Yıllardır aynı fabrikasını aynı sigorta şirketine muafiyetsiz sigortalatan sanayicilerimiz, yaygın şekilde muafiyet oranları ön şartı ile karşılaştıklarını belirtiyorlar. Bu nedenle, oluşacak muhtemel hasarın belirlenen muafiyet sınırları içerisinde kalacağını düşünen sanayicilerimiz de sigorta yaptırmayı bir yerde anlamsız bulmaya başlıyor. Bu algı, Türk sanayisini maalesef giderek büyüyen bir sigortasızlaşma riski ile karşı karşıya bırakıyor. İstanbul Sanayi Odası olarak, son dönemdeki koşulların yalnızca sanayiyi değil sigorta şirketlerini de zorladığını elbette yadsımıyoruz. Ne var ki, gelecekte yaratabileceği sorunların boyutları düşünüldüğünde bir kere daha ifade edecek olursam: Türk sanayisinin sigortasızlaşmasını da kesinlikle kabul edilebilir bulmuyoruz”
YAPICI DİYALOG ARAYIŞI ACİL BİR HAL ALDI
Türkiye’de sigorta bilincinin yeni yeni oluşmakta olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, aynı zamanda kayıt dışılıkla mücadelenin de çok önemli bir aracı olmaya başlayan sigorta sektöründeki bu uygulamaların tasarruf açığı olan ülkemizde tasarruf bilincini de zedelediğini belirterek şunları söyledi: “Şunu unutmayalım ki bu sigorta pazarının büyümesi konusunda bugüne kadar tüm paydaşlar olarak hepimizin ciddi emek ve çabaları var. Bu gayretleri kısa dönemli çıkarlara kurban etmemek gerekiyor. Çünkü bu sektör tam bir büyüme noktasına gidiyorken, bu pazarın büyümesi acente ve brokerlerle geniş bir kesime yayılırken; pasta küçülürse bu işten geçinen binlerce sigorta paydaşı da kaybedecektir. Dolayısıyla hepimiz için kalıcı çözümlere ihtiyacımız olduğu tartışmasız bir gerçek. Bu noktada sanayi ile sigorta sektörünü ortak bir paydada buluşturacak yapıcı bir diyalog arayışının giderek daha acil bir hal aldığına inanıyoruz.”
YORUMLAR
Yorum Yap