İhracatçıya haksız ceza: 10 milyon liraya kadar
Bir şirket hakkında ihracatına aracılık yapan banka tarafından vergi dairesine ihbar yapılıyor.
- | Son Güncelleme:
- | İş'te Gündem
OdaTV'den Yusuf İleri'nin yazısından alıntı
İhbarın konusu, ihracat bedellerini, 180 günlük süre içerisinde yurda getirmemesi. Dayanağı ise, Türk Parası Kıymetinin Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğin 3. maddesi. Bu ihbarı alan vergi dairesi, ihracatçıya 90 günlük süre vererek söz konusu ihracata ait bedelleri yurda getirip getirmediğini, getirdiyse Döviz Alım Belgelerinin (DAB) birer örneğinin ibrazını talep ediyor.
Bu yazının ihracatçıya gelmesinden önce döviz bedelleri Türkiye'ye gelmiştir ve ihracatçı tarafından DAB düzenlenmesi yönünde bankaya talimat verilmiştir.
Ne var ki yine de DAB, vergi dairesinin ihtarından sonra düzenlenmiştir. Bilgi verilmediğinden bu süreçlerde dosya vergi dairesi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmiştir. Özetle, dünya çapında 40’dan fazla ülkeye ihracat yapan bir şirket, ihracat bedellerini süresinde getirdiği halde, dört ayrı gümrük beyannamesi gerekçe gösterilerek dört kez idari para cezasına maruz kalmıştır.
İHRACAT ALANINDA SIKI KURALLAR ÖNEMLİ
Sayısız örnekten sadece biri. Benzeri nedenlerle Cumhuriyet Savcılıklarına intikal eden dosya sayısının 1 milyondan fazla olduğu ileri sürülüyor. Türkiye’nin en gözde ihracatçılarına toplamda 10 milyona liraya kadar ceza geleceğinden söz ediliyor.
Bunlar, 2023’ün Ocak-Ağustos döneminde dış ticaret açığı 82 milyar 304 milyon dolar olan ülkemizde gerçekleşiyor. Oysa bu açığı kapatmanın yollarından biri ithalatı kısmakken diğeri ihracatı artırmak. İhracat ise döviz bedellerinin Türkiye’ye gelmesi halinde anlam kazanıyor. Dövizi gelmeyen ihracat zarar oluyor.
Şu halde ihracat alanında ve özellikle döviz bedellerinin Türkiye’ye getirilmesini sağlamak adına sıkı kuralların gereği yadsınamaz. Bu kurallara uymayanları cezalandıracak hükümlerin gerekliği de zorunlu oluyor. Bu da yetmiyor. İhracatı teşvik edecek düzenlemelere de ihtiyaç duyuluyor. Nitekim mevzuatımızda döviz kazandırıcı işlemleri teşvik eden düzenlemeler var.
LAKİN İHRACAT ZARAR GÖRMEMELİ
İhracat işlemleri; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında (TPKKH) 32 Sayılı Karar, 2018-32/48 No.lu Tebliğ ile İhracat Genelgesi’ndeki hükümler çerçevesinde yürüyor. Ülkeye döviz kazandırmak ve Türk Lirasına değer kazandırmak bu düzenlemelerin amacı oluyor. Bu düzenlemelerde ihracatın baş aktörü olarak ihracatçılar gösteriliyor, bankalar ve vergi dairelerine de önemli roller veriliyor. Peki, ceza gerektirmediği halde ihbara ve cezaya konu olan 1 milyonu aşkın işlem nasıl ortaya çıkıyor. İhracatçılar mı, bankalar mı, vergi dairesi mi neden oluyor? Yoksa senaryo yani mevzuat mı hatalı?
İHRACATÇI OLMAK
İhracat Genelgesinin 26’nci maddesinde, “İhracat bedelinin tahsilinden ve ihracat hesabının yurda getirme süresi içinde kapatılmasından ihracatçılar, sorumludur.” Denilmiştir Bu yazının konusunu ihracat bedellerini süresinde getirdiği halde, yaptırımlara maruz kalan ihracatçılar oluşturuyor. Yükümlülüklerini yerine getiren ihracatçıların adli makamlara sevki anlaşılıyor olmuyor. İhracatçı olmak ceza için yeterli koşulmuş gibi bir tablo oluşuyor.
BANKACILIK SORUMLUYKEN KONU DIŞI KALIYOR
İhracat işlemlerine ilişkin bedellerin 180 gün içinde yurda getirilmesi ve sonrasında aracı banka tarafından İhracat Bedeli Kabul Belgesi (İBKB) veya Döviz Alım Belgesi (DAB) düzenlenmesi gerekiyor. Mevzuat, aynı süre içerisinde ihracat hesabının kapatılma işleminin tamamlanmasını öngörüyor. İhracat Genelgesi’nin 26’nci maddesinin 2’nci fıkrasında, “İhracata aracılık eden bankalar, bilgisi dâhilinde olan beyannamelerle ilgili ihracat bedellerinin yurda getirilmesini ve kabulünü izlemekle ve ilgili indirim ve mahsup işlemlerini gerçekleştirmekle yükümlü” tutuluyor.
İhracat hesabının hangi aracı banka tarafından kapılacağı ise Genelge’nin 24’ncü maddesinde açıklanmıştır. Peşin ödeme dahil ihracat bedelinin “aracı bankadan farklı bir bankaya gönderilmesi halleri de dikkate alınarak ihracat hesabının nasıl kapanacağı Genelge’de ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Şu halde ihracat bedeli geldiği halde hesaplar kapatılmamışsa sorumluluk bankaya aittir.
Burada söz konusu olan parasal işlemlerdir. İstisnaları bir yana bırakırsak bir başka ülkede gelen para söz konusudur. Baştan sona kadar bankaların faaliyet alanına inhisar eden bir konudan söz ediyoruz. Nitekim örnek olaydaki dört ayrı işlemde de ihracat bedelleri süresinde geldiği ve ihracatçı tarafından işlemin kapatılması yönünden talimat yazıldığı halde banka gereğini yapmıyor. Yine de sıra sorumluluk ve adli işlemlere gelince bankanın esamesi okunmuyor.
VERGİ DAİRESİNİN KONUYLA NASIL BİR İLGİSİ OLABİLİR
İhracat bedellerinin Türkiye’ye getirilmesi ve hesapların kapatılması tamamen bankaların görev alanına giren işlemlerden olduğu halde, bir aşamadan sonra film kopmuş vergi dairesi devreye konmuştur. Genelge’nin 23’ncü maddesinde, ihracat bedelinin belirtilen süreler içerisinde yurda getirilmemesi halinde, bankalar tarafından ilgili vergi dairesine ihbar yapılacağı belirtilmiştir. Vergi dairesine verilen görev ise bankanın kendisine ihbar ettiğini Cumhuriyet Savcılığına ihbar etmektir. Vergi dairesi bu ihbarı yapmadan önce ihracat hesabının kapatılması için ilgililere bankanın ihbarından itibaren 10 iş günü içinde 90 gün süreli ihtarname göndermekle görevlendirilmiştir (Tebliğ md.8; Genelge md. 29/3). İhracatçıların, bu ihtar süresi içinde ihracat hesabını kapatmaları veya mücbir sebep halini ya da haklı durumu belgeleriyle birlikte ilgili vergi dairesine bildirmeleri gerekiyor. Vergi dairelerinin bu durumları inceleyip ek süre vermek yetkileri bulunuyor. İşte, 90 günlük ihtarname süresi ve ek sürelere rağmen hesabı kapatılmayanların Cumhuriyet Savcılıklarına bildirimleri vergi daireleri tarafından yapılıyor.
İHRACATÇI İLE VERGİ DAİRESİ KARŞI KARŞIYA GELİYOR
Vergi Usul Kanunun 4’ncü maddesine göre, “Vergi dairesi mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir. İhracat hesaplarının kapatılmasının böyle bir yönü yok. KDV iadesi gibi konularda ihracata ilişkin yükümlülüklerin önemi var. Lakin bu tür durumlarda dahi ihracat hesabının bankalar tarafından kapatılması gerekiyor. İhracat işlemlerinin kapatılmasına ilişkin işlemlerin vergi dairelerinin görev alanına alınmasının bir açıklaması bulunmuyor.
Özetle, TPKKH 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (2018-32/48)) ve İhracat Genelgesi ile VUK’un 4’üncü maddesiyle belirlenen çerçeveyle örtüşmeyen işler vergi dairesine verilmiştir. Oysa bu işler bankaların görev alanına giriyor. Finans sektörü ve idari temsilcisi olan Merkez Bankası tarafından yürütülmesi gereken 90 günlük süre, ek süre verilmesi ve Cumhuriyet Savcılıklarına ihbar işlerinin vergi dairesi tarafından yapılması bankaların işe önem vermemelerine yol açıyor. Oysa ihracatçıların yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdikleri durumlarda bankalara da sorumluluklar yüklemek gerekiyor.
İhracat bedelini Türkiye’ye getiren ihracatçı ile süresinde veya hiç getirmeyenler aynı kefeye konuyor. Ülkenin en önemli iki meselesinden biri olan döviz açığını kapatacak olan ihracatçılar ile bütçe açığını azaltacak vergi dairelerinin değerli kılınması gerekirken karşı karşıya gelmesi ise işin cabası oluyor.
YORUMLAR
Yorum Yap